Yakut Kırmızı - Kerstin Gier Yorum



Tanıtım 

Sayfa Sayısı; 350
Basım Yılı; 2012
Orijinal Adı; Rubinrot
Yazar; Kerstin Gier
Goodreads Puanı; 4,13
Benim Puanım; 5

Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer -1

Tüm zamanların sınırlarını aşan bir yolculuğa hazır mısınız?
Uluslararası çok satan yazar Kerstin Gier'den unutamayacağınız ve bağımlısı olacağınız bir seri…

Bazen sır küpü bir ailede yaşamak gerçekten de zordur. En azından 16 yaşındaki Gwendolyn bundan kesinlikle emindir. Ta ki günün birinde kendini son yüzyılın Londra'sında bulana dek. O zaman bunun ailesinin en büyük sırlarından biri olduğunu anlar. Buna karşın anlamadığı; bu zaman yolculuğunda aşka yer olmadığıdır. Çünkü bu, durumu daha karmaşık hale getirmekten başka bir işe yaramaz!

Çoksatan yazar Kerstin Gier dünyanın en güzel duygusunu hiç kimsenin başaramadığı biçimde hayata geçiriyor!"

Ateşli, komik ve acıklı: Gideon & Gwen aşklarıyla tüm zamanların sınırlarını aşıyorlar!


Yorumum

Aslında fuara kadar kitap almayı düşünmüyorum ama kitapyurdunda Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer serisini kutulu olarak indirimde görünce dayanamadım. Zaten fuar listemde olan bir seriydi alayım dedim. Tabii o sıralar reading slump'da olduğumdan seriye başlamak bu zamana kaldı. Ama ekim ayı bitmeden en azından ilk kitabı bitirmiş olmaktan mutluyum :)

Kitap zaman yolculuğu temalı. Kesinlikle ilgi çekici ve sizi sürükleyici bir anlatımı ve kurgusu var. 

Gwendolyn kızımız Londra'da annesi, iki kardeşi, teyzesi, kuzeni, büyükannesi, büyük halası, ve uşak mı hizmetkar mı yoksa aile dostumu olduğu bilinmeyen Bay Bernhard ile beraber kocaman antik bir evde yaşıyor. Babası öldükten sonra büyükannesinin yanına taşınmak zorunda kalmışlar. Gerçi şato vari 'ev' 3 katlı ve 3. kat tamamen Gwendoly ve ailesine verilmiş. ;)

Zamanda yolculuk bir gen ile ilgili ve bu geni taşıyan on iki kişi bir çember oluşturuyor. Zamanda yolculuk yapabilmek için insanın bu gene sahip olması gerekiyor ve bu gen de kan bağı ile oluyor. Yani bir ailede bu geni taşıyan kişi yüzyıllar öncesinden tahmin edilmiş. Ve bu geni taşıyabilen iki aile var. Montrose'lar ve De Villiers'lar  Herkes bu genin son taşıyıcısının Gwendolyn'nin kuzeni Charlotte'ta olduğunu düşünürken geçmişte saklanmış bir sır ile aslında öyle olmadığı anlaşılıyor ve kitabımız başlıyor. 

Fantastik kitapları seviyorum. Bir de içinde zaman yolculuğu varsa tadından yenmez. Zaten çok merak ettiğim ve beklentimin yüksek olduğu bir kitaptı ve yanılmadım. Kesinlikle çok güzeldi. Özellikle uzun süre kitap okuyamayınca ve okumaya çalıştığım her kitap yarım kalınca kendime biraz sinir olmaya başlamıştım. Ama bu kitap ilaç gibi geldi. 

Kitaptaki tüm karakterleri sevdim. Erkek karakter yani, Gideon biraz sinir bozucu ve kibirli olsa da aldığı eğitim ve çocukluğundan beri nasıl bir yaşam tarzı yaşamış olduğu düşünülürse bana çok da absürt gelmedi. Sonuçta bu geni taşıdığı doğuştan belli ve o sürekli eskrim, keman, bilemem kaç dil, binicilik gibi dersler alarak büyümüş. Yazık zavallı çocukluğunu yaşayamamış. Ona da hak vermek lazım :D 

Kitabın kapak tasarımını çok sevdim ama bölüm geçişlerinde kapak tasarımını kullanmalarına bayıldım. Kitabın baskı kalitesi iç tasarımı kesinlikle harika. 

Okurken çok eğlendim. Kitaptaki diyaloglar çok hoşuma gitti. İlk sayfadan itibaren sizi saran bir kitap. Başladınız mı elinizden bırakamıyorsunuz. Ben çok beğendim ve kesinlikle tavsiye ederim. 

Serini ikinci kitabına da ilk kitabı bitirir bitirmez başladım şimdi elimden bırakamıyorum :D 

Alıntılar


"Hata yapmadılar, meleğim. Bu kişilerin gerçekten iyi becerdikleri bir şey varsa, o da hesaplamaktır."
Ayrıca 'bu kişiler' kimlerdi?
"Herkes hata yapabilir," dedim
Manddy hala güldü. "Korkarım, Isaac Newton değil."
"Charlotte'un doğum tarihini Newton mu hesapladı?"



Bugün gelecekten bir ziyaretçi kabul edildi.
...
Çocuk her ne demekse, Apple'ın hisse senedinisatın almamızı önerdi.
Muhafız Güncelerinden
4 Ağustos 1953

"Evet hepsini not ettim. Eve gider gitmez bilgisayarın başına oturacağım. Saint Germain Kontu... Bu isim bana neden bu kadar tanıdık geliyor? Onu bir filmden biliyor olabilir miyim? Hayır o Monte Kristo Kontu'ydu." ;D

"Önce hanımlar" diye mırıldandım.
"Parola?"
Quark edit bisküvi yada öyle bir şey.
"Qua redit nescitis," dedi Gideon 
Eh, en azından yaklaşmıştım.


Bu arada ikinci kata gelmiştik. Sarı fraklı adam önümüze çıkan iki adamla kısaca bir şeyler fısıldaştı. Şu parola neydi? Qua neskuik moskito muydu? Bunu mutlaka kafamın bir yerine yazmalıydım.

Share: