Eleanor & Park - Rainbow Rowell »»» Yorum


Orijinal Adı; Eleanor & Park 
Basım Yılı; 2015
Sayfa Sayısı; 360
Yayın evi; Pegasus
Goodreads Puanı; 4,15
Benim Puanım; 5

Tanıtım

İki uyumsuz insan Sıradışı bir aşk

Eleanor
Kızıl saçlar, tuhaf giysiler. Park başını çevirene kadar onun arkasında duran; o uyanana kadar yanında uzanan; diğer herkesi daha soluk, daha sıradan ve yetersiz gösteren… Eleanor.

Park
Bir şarkıyı ona dinletmeden Eleanor'un seveceğini bilen; o sonunu anlatmadan esprilerine gülen; göğsünde, tam boğazının altında, Eleanor'u ona verdiği sözleri tutmaya itecek bir yere sahip olan… Park. İlk aşkın sonsuza dek sürmeyeceğini bilecek kadar zeki ama bunu deneyecek kadar cesur ve umutsuz, on altı yaşındaki iki talihsiz âşığın bir okul yılı boyunca süren hikâyesi. Eleanor, Park'la karşılaştığında siz de ilk aşkınızı ve nasıl da büyülendiğinizi hatırlayacaksınız...

2014 Michael L. Printz - Gençlik Edebiyatı Onur Ödülü
Boston Globe-Horn Book - 2013'ün En İyi Kitabı Ödülü 
Publishers Weekly - 2013'ün En İyi Gençlik Kitabı Ödülü 
New York Times Book Review - 2013'ün En İyi Gençlik Kitabı
Kirkus Reviews - 2013'ün En İyi Gençlik Kitabı 
ABD National Public Radio - 2013'ün En İyi Kitabı

(Tanıtım Bülteninden)


Yorumum

Eleanor yeni kayıt yaptırdığı liseye gitmek için bindiği 666 numaralı servise biner ve serviste oturulacak boş yer bulamayınca Park’ın buraya otur demesiyle yanına oturur. Tipik liseli tripleri içinde olan gençler yeni gelen kızdan nefret eder. Buna Park da dahildir. Eleanor bu insanların kendisinden neden nefret ettiğini anlamasa da zamanla, yanına oturduğu Asyalı çocuğun diğerlerinden faklı olduğunu görür.

Park yeni gelen kıza yanıma otur dediğinde ilk düşündüğü bundan sonra başına ne gibi felaketlerin geleceğiydi. Neden otur dediğini bile bilmediği bu tuhaf kızın zamanla nasıl birisi olduğunu fark eder. Onun okuduğu çizgi romanları çaktırmadan okuyan bu kızı daha yakından tanımak ister.
Üvey babasının evinde 5 kardeşi ve annesi ile yaşayan Eleanor’un gerçekten çok zor bir yaşamı var.
Park ise diğer erkeklerden farklı olan ve babasının onayını hiç alamadığını sana ama güzel bir aile hayatı yaşıyor.

Birbirinden tamamen faklı iki insanın, ilk görüşlerinde birbirlerinden hiç hoşlanmasalar da zamanla birbirlerine aşık olan iki kişinin hikayesi Eleanor ve Park.  

Bazı kitaplar vardır. Her zaman okuyamazsınız. Her zaman yazılmaz öyle kitaplar. Bitirdiğinizde durup bir derin nefes alırsınız. Hemen kendinize gelemezsiniz. Aslında okuduğunuz birçok kitap gibi görünür ama sizi öyle etkiler ki ne kadar farklı olduğunu tam olarak bitirdiğinizde içinizde oluşan boşluktan, içinizdeki o tuhaf histen anlarsınız.

İşte eleanor ve park böyle bir kitaptı. Öyle bir sarstı ki, sanki bir kitaptan fazlasını okudum. O hayatı yaşadım ben eleanor ve park ile beraber. Onlarla beraber tekrar 16 yaşında oldum. Onların aşklarını hissettim, dertlerini yaşadım. Eleanorun ailesinin o minicik evinde bende yaşadım. Eleanor ile o ranzada çizgi roman okudum. Eleanor ve park ile beraber kaset çalarda müzik dinledim.

Kitapla ilgili konuşacak çok şey var ama bir o kadar da az şey var. Okuyun diyorum ve gidiyorum. Okumadan anlayamazsınız. Eleanor ve Park ile tanışmadan anlayamazsınız. 


Alıntılar



Park kızın dolabının önüne geldiklerinde durdu. Ona yaklaşmamış, sadece durmuştu. Kızda durdu.
“Eh,”dedi Park koridora bakarak, “ artık Simiths’i biliyorsun.
Ve o...
Eleanor güldü.

Eleanor’un elini tutmak bir kelebeği tutmaktan farksızdı. Yada atan bir kalbi tutmaktan. Coşkuyla nefes alıp veren canlı bir balığı tutmak gibiydi.
Ona dokunduğu anda onca zaman bunu yapmadan nasıl yaşadığını merak etti. Başparmağını avucunda dolaştırdı ve aldığı her nefesi hissetti.


Eleanor hiçbir zaman Park’ın salonunda oturmaya layık olamayacaktı. Yatağına uzanıp da kendini başka bir yerde hayal ettiği zamanlar dışında kendini herhangi bir yere aitmiş gibi hissetmiyordu.


O asla güzel görünmüyordu. Bir sanat eseri gibiydi ve sanat eserleri güzel görünmekten çok size bir şeyler hissettirirdi.
Kanepede yanında oturan Eleanor Park’a birileri odanın ortasında bir pencere açmış gibi hissettiriyordu. Birileri odayı havalandırmış gibi (içerisi taze havayla dolmuş gibi.)

Elindeki kalemi üzerine vurarak Eleanor’un elindeki cebir kitabını kapadı.
“Sen ciddi misin?” Eleanor kitabı yeniden açmaya çalıştı.
“Yapma” dedi Park kitabı kendine doğru çekerek.
“Ders çalıştığımızı sanıyordum.”
“Biliyorum,” dedi Park. “Sadece... şu an baş başayız.”
“Sayılır...”
“ Bu yüzden baş başa kalındığında yapılması gereken şeyleri yapmalıyız.”
“Şu an çok korkutucu konuşuyorsun...”
“Sohbet etmekten bahsediyorum.”


“Neden bu konu hakkında konuşmak istiyorsun?”
Park geri çekildi. “Çünkü, bu senin hayatın. Çünkü hayatın ilgimi çekiyor. Sanki etrafına tuhaf bariyerler örmüşsün ve benim sadece küçücük bir parçana ulaşabilmemi istiyorsun.
“Evet,” dedi Eleanor kollarını kavuşturarak. “Bariyerler. İkaz bantları. Aslında sana iyilik yapıyorum.”
“Bana iyilik yapma,” dedi Park. “Bununla başa çıkabilirim.


Tanıştıkları ilk günden beri ona hiç aklına gelmeyen yerlerde rastlıyordu. Sanki hayatları birbirlerinin üzerinden geçen çizgilerden oluşuyordu, sanki aralarında bir çekim gücü vardı. Sanki mutlu tesadüfler evrenin Eleanor için yaptığı en güzel şeydi.


Ondan sadece bir tane var ve şu an benim yanımda duruyor, diye içinden geçirdi Eleanor.
O benim bir şarkıdan hoşlanacağımı daha ben o şarkıyı duymadan tahmin edebiliyor. Ben bir şey anlatırken can alıcı noktaya bile gelmemi beklemeden gülmeye başlıyor. Göğsünde, boynunun hemen altında, onun benim için bütün kapıları açmasını istememe neden olan bir yer var.
Ondan sadece bir tane var.

Share:

0 yorum:

Yorum Gönder